Reklamverenler
bugüne kadar hep teknolojiyi finanse eden önemli sponsorlar olarak
sektörün her alanında el üstünde tutuldular ancak bu devir, agresif
mobil reklamcılık anlayışı nedeniyle sona eriyor olabilir.
Mobil
cihazların ekranlarını ne kadar büyütürseniz büyütün bir telefonun
ekranını altı inçten fazla büyütmeniz mümkün değil. Geçmiş yıllarda
telefon endüstrisi şunu fark etti ki, bir mobil cihaz, altı inç boyutun
üzerine çıktığı andan itibaren telefon olarak algılanma özelliğini
kaybediyor ve artık tüketicilerin gözünde tablete dönüşüyor.
Ayrıca, bu
algı o cihazı taşımak ve kullanmak konusunda da tüketicilerde
şikayetlerin oluşmasına neden oluyor. Kimse dev bir tableti kulağına
götürüp telefon gibi kullanmak istemiyor. Bu görüntü çok garip, itici,
çevrenin dikkatini çeken ve hatta alay konusu olan bir sahne yaratıyor.
Dolayısıyla telefon üreticilerinin yaşadıkları deneyimler ve
yaptıkları zararlar sonrasında üzerinde hemfikir kaldıkları bir kural
var. Bir telefon en fazla altı inç boyutunda olabilir. Yedi inç olamaz!
Bu acımasız gerçek, aynı zamanda Apple’ın çok uzun yıllar boyunca büyük
ekranlı telefon modelleri geliştirmekte çekimser kalmasının da
nedeniydi.
Ama telefon ekranlarının boyut problemi, şimdi piyasada beklenmedik
bir soruna yol açacakmış gibi görünüyor. Agresif mobil reklam
şirketlerinin telefon ekranlarındaki değerli pikselleri sorumsuzca
kaplayan reklamları nedeniyle, telekom endüstrisi ile reklam endüstrisi
arasında çok büyük bir savaş patlak vermek üzere.
Mobil veri taşıyıcıları, yani diğer deyişle GSM operatörleri, mobil
reklamların fazla büyük ve hantal olması nedeniyle mobil sayfaların
yüklenmesinin çok yavaşladığını, bu sayfaların GSM şebekelerini çok
zorladığını, üstelik tüketicilerin de bu bant genişliği vampiri saygısız
reklamlar yüzünden yavaşlayan internet bağlantısının sorumlusu olarak
GSM operatörünü gördüğünü dile getiriyorlar ve reklam verenlerin
sorumsuz reklamlarını engellemenin yollarını arıyorlar.
Öte yandan bu savaşta yalnız da değiller. Telefon üreticileri de
ekranın çoğunu kaplayan, telefonun şarjını vampir gibi emen ve
uygulamaları küçücük bir alana sıkıştıran ve tüketicinin satın aldığı
telefonun yetersiz kaldığını düşünmesine neden olan reklamlardan
şikayetçiler zira telefonun ekranının küçük kaldığını, şarjının
dayanıksız olduğunu düşünerek şikayet eden müşteri aynı zamanda markadan
da şikayet eden mutsuz müşteriye dönüşüyor ve bir sonraki telefonunu
satın alırken rakip markaları tercih etme eğilimi gösteriyor.
Üstelik
üreticiler telefona ne kadar büyük pil takarlarsa taksınlar, mobil
reklamların bitmek bilmeyen yüklenme süreleri pilleri ölümüne sömürüyor.
Telefonun şarjı hızla bittiği gibi pil ömrü de hızla tükeniyor.
Binlerce lira verilen bir telefonun pili, bir sene sonra çöpe dönüşüyor.
Tüketiciler saçlarını başlarını yolarak telefon üreticilerine küfürler
yağdırıyorlar.
Bu noktada devreye reklam engelleyici (Ad-Blocking) uygulamalar
giriyor. GSM operatörlerinin hem sunucu bazında hem de tek tek
kullanıcıları bilinçlendirmek yöntemiyle Ad-Blocking uygulamalarının
kullanımını arttırmaya çalışacağı bir döneme gireceğiz. Bu şu demek…
Artık bir telefon satın aldığımızda, telefona yüklü olarak gelen
uygulamaların arasında ad-blocking uygulamaları da yer alacak.
Türkiye’de, GSM operatörleri de mobil uygulamalara dev boyutlu
reklamlar vermek konusunda çok hevesliler ancak dünya çapında kısa süre
sonra başlayacağını tahmin ettiğimiz bu meydan savaşın Türk GSM
operatörlerinin de ağır yüklü bannerları engelleyerek alt yapılarını
rahatlatmak ve tüketicilerini de memnun etmek için bu savaşta saf
tutacaklarını tahmin etmek zor değil.
Gelişmeleri takip edeceğiz.
Bakalım Türkiye’de, Ad-Blocking kampanyaları ne zaman başlayacak?
Haber Kaynağım :
http://www.techinside.com/