Türkiye’de ilk İnterneti kullananlar arasındayım. İnternet 1993 yılı
Mayıs ayında Türkiye’ye getirildi. Anadolu’ya İnterneti ben öğrettim
diyebilirim.
30 İlde Ticaret Odaları, Turizmi Birlikleri, Üniversiteler
ve sivil toplum kuruluşlarının daveti ile 70 civarında konferans verdim. İnternet’in sosyal yönü ile ilgili ilk konferansı “Türkiye I.İnternet
Konferansı”nda verdim.
O konferansta “İnternet Doğrudan Demokrasinin
teknolojisidir” ibaresini kullanmıştım. Birçok kamu kurumuna ve sivil
toplum kuruluşlarına “E-Stratejist” olarak danışmanlık yapmaktayım.
Netpano.com : Sosyal medya nedir?
Sosyal Medya, İnternet Medyasıdır. TV, Gazete, Dergi, Video, Telefon,
Faks vs gibi tüm iletişim araçlarının toplandığı bir zemindir. TV,
Gazete ve dergilerde okuyucuyu tek taraflı bir bilgilendirme var.
Yani
medya sahibi, yöneticileri, yazarları görüşlerini bildirir okuyucu da
bilgilenirdi. Ama Sosyal Medya’da (İnternet Medyası) okuyucu da habere
katılır, yorum yapar, görüşlerini beyan eder.
Ve herkes kendi haber
ağını oluşturabilir. Gazetelerde haberler bir gün sonra yayınlanır ama
Sosyal Medya’da haber aynı gün aynı saatte yayınlanır. Sosyal Medya’da
haber adeta ışık hızında yayılır. Bu nedenle Gazete ve TV’ler sosyal
medya toplumunun gerisinde habercilik yapar.
Netpano.com : Sosyal Medya’nın sosyalleşme programları/platformları
Twitter, Facebook, youtube, foursquare gibi platformlarıdır. Bazıları
girişimcilerin zekası sonrası ortaya çıkmış bazıları ise dünyayı
yönetme amacı ile teknoloji geliştiren şirketlerin maksatlı
projeleridir.
Mesela, Facebook ve Twitter gibi projeler özel amaçlı
geliştirilmiş projelerdir. Bize sunulduğu gibi birkaç cin fikirli gencin
bir araya gelerek ürettiği projeler değildir. Dünyada asayişin
sağlanması, toplumların ve bireylerin merkezi bir sistemden yönetilmesi,
yönlendirilmesi için kurgulanma sonucu geliştirilen projelerdir.
Yüz
binlik futbol stadlarıyla idare dilen toplumlar artık sosyal medya
platformları ile idare edilecek. Sosyal medya dünyanın asayişini sağlama
ve bireyi kontrol altında tutma yönetme için kurgulanmıştır…
Sosyal Medya kullananın amacına göre hizmet eder. Örneğin bir bıçak
doktorun elinde başka anlam ifade eder, katilin elinde başka anlam ifade
eder. Sosyal Medyanı’nın ticari, reklam, tanıtım, bireyi bilgilendirme,
hak aramayı kolaylaştırıcı etkisi var.
Netpano.com : Sosyal medya’nın Facebook ve Twitter gibi
sosyal medya platformları bir plana/projeye hizmet etmek için mi
hazırlandı?
“Sanayi Çağı”nın yönetim şekli olan bildiğimiz Demokrasi çağı artık
kapanıyor… “Bilgi Çağı”nın iletişim imkanları ile “Doğrudan Demokrasi”
kavramı hayatımıza giriyor.
Normalde Türkiye’de yönetim seçimle
belirlenir. Seçimi kazanan parti iktidar olur. Belediyelerde ise başkan
ve meclis vardır.
Örneğin Gezi Parkı düzenlemesi Belediye Meclisi’nde
kabul edilmiş bir proje idi. Demokratik olarak bir usul hatası yok. Bu
tür mahalle, park, kamulaştırma vs düzenlemeleri Meclis onayı ile
oluyordu.
Ancak, Sosyal Medya kültürü ile hareket eden/ettirilen gençler
olayların ilk gününde Parkı’nı işgal ederek, benim onayımı almadan
bu düzenlemeyi yapamazsınız dedi.
Bu gençler bildiğiniz demokrasiye
itiraz ediyoruz dediler. Belediye Meclisini tanımıyoruz dediler. Ve
olaylar başladı…. Dünya bildiğimiz anlamda demokrasi çağı kapanıyor,
artık doğrudan demokrasi var…
Doğrudan Demokrasi de bireyler kendilerini ilgilendiren her olayda
söz sahibi olmak ister. Internet üzerinden oylamalar ve forumları sıkça
göreceğimiz bir döneme giriyoruz.
Netpano.com : Doğrudan demokrasi ile sosyal medya ilişkisi nedir?
Sosyal Medya, kurgulanmış bir dünyadır. Normalde insanın yaşadığı bir
dünyası var, ayrıca gördüğü rüya alemi var ve inananlar için de bir de
öbür alem vardı… Bunlar yaratıcı tarafından insana sunulan alemlerdir…
Sosyal Medya ile insan yapımı yeni bir alem ortaya çıktı. Bu ailemin
insan yapısını, sosyolojisini, psikolojisini ve kurgusunu anlamadan
artık seçilmişler, seçilseler bile ülkelerini yönetmekte
zorlanacaklardır.
Toplumsal, kitlesel ve bireysel hareketlerin planlandığı dünya artık
sosyal medyadır. Doğrudan Demokrasi ile birey, sosyal medya imkanlarını
kullanarak, beğenmediği her şeye karşı bir direniş içerisine girebilir.
Yani düşünceler marjinal olsa da, sosyal medya ile marjinallerin
birleşmesi, marjinal sayılan grupları da marjinal olmanın dışına
çıkartır.
Netpano.com : Sosyal medya bireylerinin özellikleri nelerdir?
Sosyal Medya bireyi, yaşadığı dünyadan kopartır. Topraktan kopartır.
Sanal Bir dünyanın içine sokar. Artık, devletler, bayraklar, kültürler
ve dinin dışında yeni değerler ve algılar dünyası ortaya çıkar.
Sanal
dünyanın “aklı gözündedir” Dili de argodur. Birkaç kelimeden oluşur.
Grafik ve tasarımlar dünyası ile anlaşma sağlanır. Gülümseme ve
hissedişler de sembollerle olur…
Sosyal Medya’nın kendine özel bir dili
vardır. Bireyin içinde yaşadığı kültürel atmosferin dışında başka bir
atmosfere sokar. Sosyal Medya’nın popüler kavramları “özgürlük” ve
“Doğrudan Demokrasi”dir… Sosyal Medya’yı kurgulayanlar tüm dünyada yeni
bir “İnsan Modeli” ortaya çıkartmanın peşindeler…
Yan yana akan yüz tane dereyi atlayıp geçebilirsiniz ama bu derelerin
bir kanal ile birleştirilmesi ile oluşacak nehirden geçemezsiniz.
Sosyal Medya’da birbirinden habersiz olan farklı dünyaların insanları,
grupları küçük bir linkleme ile herhangi bir neden için bir araya
gelebilir.
Sosyal Medya kurgucuları tarafından bu bireyler ve gruplar
istem dışı da bir araya getirilebilir… Aynı “amaç” için yan yana bir
araya gelen bireyler aslında birbirine de karşı olabilirler.. Ama güçlü
bir “sanal şartlandırma” ve “sanal hipnoz” bu bireyleri bir arada
tutabilir…
Netpano.com : Sosyal medya alemi, kurgulanmış bir alemdir. İzlenen ve yönlendirilebilen bir platformdur.
Bu olaylarından sonra Amerikan İstihbarat Teşkilatı CIA için
çalışan Edward Snowden, ABD Ulusal Güvenlik Kurumu (NSA) nın dünyada
milyonlarca kişinin telefon ve internet kayıtlarını izlediği bilgisini
basına sızdırıyor ve ülkeden kaçıyor.
Bugünkü gazetelerde Edward
Snowden’ın Ekvador’dan sığınma talebi istediği haberi var. Bu tuhaf bir
haber, çünkü CIA zaten kendi sayfasında bunu yaptığını duyuruyor.
Amerikan İstihbarat Örgütü CIA, In-Q-Tel (IQT) şirketi ile bir
anlaşma imzalıyor. In-Q-Tel (IQT) şirketi ise “Visible Technologies”
şirketi ile anlaşma yapıyor. Bu şirketlerin altında ayrıca 25’e yakın
başka şirketler de var.
Bu şirketlerin CIO’larının toplantısında
toplantı yönetmeni David H. Petraeus’un sosyal medya analiz ve
yönlendirmeler ile ilgili uzunca bir konuşması var. Bu konuşmayı merak
edenler CIA’nın resmi internet sitesine bakabilirler… 2013 yılında CIA
sosyal medya ajanı olarak 3 bin kişiyi işe alıyor…
Visible Technologies şirketi, Sosyal Medya üyelerini analiz eder.
Üyelerin duygusal ve ruhsal tepkilerini izler. Duygusal tepkileri,
öfkeleri, sevinçleri aynı olan insanları gruplayarak sanal askerler
oluşturur…
Sanal askerler reel eylemlerinde kendi iradesi ile hareket
ettiğini düşünür. ABD ilk sanal orduyu hava kuvvetlerinde kurarak 10
adet sahte kimlikli sanal askeri işe başlatır. CIA, bu çalışmaları
Amerika’nın güvenliği için yapar.
Dünyanın herhangi bir ülkesinde ABD
için tehdit olabilecek potansiyel insanları, sosyal medyadaki ayak
izlerini takip ederek fişler… David H. Petraeus’a göre CIA, günlük 12
farklı dildeki 5 milyon internet mesajını analiz edebiliyormuş…
Netpano.com : Sosyal medya dünyasını kimler niçin kurguluyor?
Normal yaşadığımız dünyanın söz sahibi, finans sahibi ailelerinin
eskiden beri zaten “Tek Dünya Devleti” hayali vardı. Her fırsatta bunu
seslendiriyorlardı. Tek Dünya Devletini isteyenler bu hayallerine sosyal
medya ile kavuşmak istiyorlar.
Tek Dünya Devleti ve altında özerk
cumhuriyetler olacak. Bu özerk Cumhuriyetler ise Facebook, Twitter gibi
sosyal medya platformları olacak. Tek dünya devleti için bireylerin
hızlıca sosyal medya kayıtlarının yapılması gerek.
Türkiye’de tek dünya vatandaşlığına katılım süreci
hızlanmıştır. Herkes kendine bir Twitter veya Facebook hesabı açarak
karşıt görüşte olanlara cevap verme telaşında. Zaten sistem bunu
istiyor…
Amerikan devletinin yönetiminin belirlenmesinde çok etkili olan
CFR - Dış İlişkiler Konseyi onursal başkanı David Rockefeller
“Dünyada 200
civarında olan devlet sayısı yakın gelecekte 1000’e çıkacaktır. Dünyada
ulus devletlerin modası geçmiştir.. Gelecekte devletler, finans sektörü
tarafından idare edildiğinde dünyaya barış ve huzur gelecektir…” diyor.
Rockefeller yaptığı bir konuşmada da “Tek dünya devleti”nin kurulması
gerektiğini söylüyor..
Netpano.com : Sırbistan’da faaliyet gösteren CANVAS ve OTPOR gibi kuruluşlar ne iş yapar?
CANVAS, Sırbistan’da faaliyet gösteren “Şiddet İçermeyen Direniş ve
Strateji Merkezi”… Tamamen sosyal medyadaki kitle hareketlerini
yönlendirmek için kurulmuştur. 50 farklı ülkede faaliyet gösteriyor.
Sivil toplum çerçevesi içinde finansörlerinin çıkarları için “aktivist”
yerleştiriyor!… Otpor, Sırpça-Hırvatçada “direniş” anlamına geliyor… Ve
aynı amaca hizmet eder…
Demokrasilerde TV ve Gazeteler ile yönlendirilen kitleler, Tek dünya
devletinin doğrudan Demokrasisi’nde sosyal medyadan organize ediliyor.
Sosyal medyada bireyler eğitiliyor. Canvas ve Otpor bilinen
merkezlerdir.
Mısır’daki öğrenci liderleri, Ukrayna ve Gürcistan’daki
turuncu devrim sırasındaki liderlerin burada eğitimden geçirildiği
bilgisi var. Ama Sosyal Medya’daki kitle hareketlerini yönlendirmek için
bireyin bir merkeze gitmesine gerek yok. Oturduğu masasında eğitimi
fark etmeden alır…
Amerika’da yapılan ilk Occupy Wall Street eylerimleri de sosyal
medyada organize edilmişti. 2011 yılından beri Türkiye’de sosyal medya
adım adım eğitildi… Türkiye’de Gene Sharp’ın yazdığı “Diktatörlükten
Demokrasiye” isimli kitabındaki “Sivil Direniş Metodları” kullanıldı.
Yere yazı yazma, duran adam eylemi, soyunma eylemi vs gibi eylemler Gene
Sharp’ın metodlarındandır.. Yine Brezilya’da başlayan eylemler ile paralellik göstermektedir. Bundan sonra Endonezya,
Hindistan, Pakistan, İran, Nijerya, Kolombiya gibi gelişmekte olan
ülkelerde bu eylemleri görmemiz olasıdır…
Netpano.com : Sosyal medya’ya bireyin kaydolması ne anlama geliyor?
İçinde yaşadığımız Bilgi Çağı’nda topluma da “Bilgi Toplumu” adı
veriliyor. Bilgi Toplumu aslında tek dünya devletini vatandaşlarıdır.
Özgürlüklerini kaybetmiş bireylerdir. Ama kimse bunun farkında değil.
Bilgi toplumunda bireylere verilen “özgürlük” “demokrasi” “hak arama”
gibi kavramlar içi boş sahte kavramladır. Bireyler bilgi toplumuna
katılmakla tüm mahremiyetlerini kaybediyorlar.
Örneğin cep telefonlarımızla nerede olduğumuz anlık olarak tespit
edilebiliyor. Kredi kartları ile nereden ne satın aldığımız fişleniyor…
Şimdi çipli pasaportlar var, çipli nüfus cüzdanları geliyor. Tepemizde
uydular var. Attığımız her adım izleniyor, internette ayak izlerimiz
mevcut. Tüm yazışma ve konuşmalarımız kayıtlı.
Hal böyle iken
özgürlükten, demokrasiden vs bahsetmek anlamsızdır. Bilgi toplumu
korumasız bir “sürü” toplumudur. Yani birileri bizim nerde, ne zaman, ne
yaptığımızı biliyorsa, bizi yönlendirecek güce de sahiptir… Herhangi
bir devletin interneti kesmesi de işe yaramaz..
Çünkü tek dünya devleti
kurmak isteyenler ülkelere bedava internet verme altyapısına sahipler.
Google geçen hafta Google Loon projesini devreye koydu. Bu proje ile
radyo anteni olan herkes ülkelerden bağımsız internet kullanabilecek.
Türkiye’de Ergenekon davalarında sanıkların tüm telefon ve internet
konuşmaları basına sızdırıldı. Seçim sürecinde MHP’li vekillerin özel
hayatları video görüntüleri yayınlandı. Toplum olarak bunlara gerekli
tepkiyi veremedik. Buradan anlayacağımız, kimse güvende değil…
Bu
telefon ve internet konuşmalarını basına kim verdi? Doğal olarak ya
Emniyet İstihbaratı ya da MİT vermiştir diye düşünüyoruz. Ama bilmemiz
gereken üçüncü bir taraf daha var. O da tek dünya devletçileri bu
bilgilere zaten hakimler… Yani istedikleri her an toplumda fitne
çıkartma gücüne sahipler…
Netpano.com : Çocuklara bilgisayar almak tehlikeli mi?
Çocuklara bilgisayar alıyoruz ama düşünüyor muyuz hiç bu bilgisayarda
çocuklar ne yapacak. Kütüphane kurmak normalde faydalı bir iştir.
Siz
çocuklar için bir kütüphane kuruyorsunuz ama benim okutacak kitabım yok
siz şimdilik Amerikan, İngiliz kültürüne ait kitaplarla idare edin
diyorsunuz. Sonra da bu gençlik niçin meydanlarda diyorsunuz!
Bu proje ile sosyal medyaya entegre edilen gençler
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından önce “Tek Dünya Devleti”
vatandaşlığını benimseyeceklerdir… Hükümet 10 yıllık
döneminde istese yerli çizgi film, bilgisayar oyunları ve internet
oyunları endüstrisi kurabilirdi. Teşvik ve hibeler verebilirdi…
Yapmadı..
Netpano.com : Yani son 10 yıllık dönemde hükümetinin
gençlerle yönelik eğitim politikasının yetersiz olduğunu mu
söylüyorsunuz?
Öğrencilere bilgisayar
vermek, akıllı tahtalarda eğitim vermek teknolojiyi kullanmaktır sadece.
Bu çocuklar bilgisayarla, internetle ne yapar? Ne seyreder, ne okur?
Eğitim bir ülke için stratejik bir alandır. Çocukların ruh dünyası ve
hayal dünyası okulda ve ailede aldığı eğitimlerle şekillenir.
Bir
millilikten söz edeceksek çocukların terbiye, görgü ve bilgileri milli
değerlerimizle şekillenmesi gerekir. Çocuklar bilgiyi ve görgüyü artık
bilgisayar ve Internet aracılığı ile ediniyor.
Aileler bu konuda
çocuklarına sahip çıkmakta yetersiz kalıyor… Hükümet ise bu alanda
yeterince proje geliştirmedi…
Türkiye’nin milli film, sinema, bilgisayar oyunları, çizgi filmleri,
mobil oyunlar endüstrisi yok. Bir gök delen dikme fiyatına
Afro-Avrasya’nın tüm çocuklarına hitap edecek film ve oyun endüstrisi
kurmak mümkün.
Afro-Avrasya coğrafyasına hitap etmek sözle ve sadece
ticaretle olmaz. Bugün yaklaşık 100 ülkede Türk dizi filmleri oynuyor.
Bu dizilerde oynayan önemli oyuncular eylemlerinde idi… Bu
oyuncular dış dünyada Türkiye’nin kahraman figürleri idi…
Netpano.com : Devlet, sosyal medya ve bilgi toplumu sürecinde ne yapmalı?
Hükümetin son 10 yıllık ekonomi ve sivilleşme politikası toplumda oya
dönüşerek karşılığını buldu. Ama ekonomi politikalarının, zenginleri
daha çok zengin yapmanın, yeni orta sınıf zenginler oluşturmanın
yetmediği görülüyor.
Türkiye kendi değerlerine hitap eden sosyal medya
içerikleri oluşturmadan, çocuklar için çizgi film, bilgisayar oyunları
geliştirmeden internetleşme, bilgi toplumu sürecine girerse tek dünya
devletçilerine “sanal asker” yetiştirmekten başka bir şey yapmamış olur.
Türkiye’nin en büyük stüdyosu TEM stüdyosudur. İçindeki malzeme
değeri 15-20 milyon dolar arasındadır. Bu stüdyoda üretilen “Muhteşem
Yüzyıl” dizinsin Türkiye ve çevre ülkelerde oluşturduğu algılar
dünyasını düşünelim…
Hükümet milyar dolarlık altyapı üst yapı projeleri
ile uğraşırken az bir bütçe ile de olsa bu alan özel proje
geliştirmelidir…
https://istihbaratsahasi.wordpress.com/