2013 yılının sonlarına doğru
yeni açılan bir devlet üniversitesinin yaptığı araştırmaya göre kendi
üniversitelerini seçen öğrencilerinin yaklaşık %4o’ının ünversite ile
sosyal ağlar ile iletişime geçerek seçimlerini gerçekleştirdiği ortaya
koyulmuştu.
Yukarıda belirttiğim örnek devlet
üniversiteleri açısından doğru bir kullanım örneği olsa da,
üniversitelerin sosyal medya etkinliği konusunda yapılan araştırmalarda
vakıf üniversitelerinin devlet üniversitelerine oranla çok daha etkin
bir sosyal medya kullanıma sahip olduklarını söyleyebiliriz.
Tercih dönemlerinde sadece vakıf
üniversitelerinin değil, devlet üniversitelerininde yoğun bir şekilde
reklam kampanyası yapıtğını görüyoruz, sosyal medyanın pazarlama
enstrumanları içindeki yerini düşünecek olursak devlet üniversitlerinin
bu fırsatı daha az değerlendirmesi gerçekten düşündürücü.
En başarılı öğrencilere sahip olmak için
yapılan bunca çaba içerisinde sosyal medyayı etkin kullanan
üniversiteler bir adım öne çıkıyorlar. Z kuşağının üniversite çağına
yaklaşmaya başladığını düşünürsek gelecek yıllarda sosyal ağları
kullanmak üniversiteler için çok daha büyük öneme sahip olacaktır.
Yeni Medya ve Dijital ile içiçe geçmiş
lisans ve lisans üstü programların sayısı her geçen gün artmaya devam
ediyor. Bu bölümlere olan ilginin artması tabii ki şaşırtıcı değil.
Artık hayatımızın bu kadar içinde olan bir iletişim biçiminin akademide
olmaması gerçekten anlaşılmaz olurdu.
Yeni Medya ve Dijital ile ilgili lisans
ve yüksek lisans programlarını en önemli özelliği de belki de öğrenciler
ile öğretim üyelerinin birlikte öğrenerek geliştirdikleri bölümler
olmaları. Eğitim için fırsatların bu kadar fazla olduğu başka bir bölüm
sanırım son dönemde ortaya çıkmamıştı.
Tercih döneminde büyük etkisinden
bahsettiğimiz sosyal medyanın bir başka etkisi de yukarıda bahsettiğim
bölümlerin sosyal medya kullanımı ve öğrenciye sosyal medya kullanımı
konusunda deneyim yaşatması.
Örneğin, Yeni Medya bölümlerinin sahip
oldukları bloglar öğrenciler için içerik üretme konusunda büyük bir
fırsat olurken bölüm seçimi aşamasında blogda yazabileceğini görmesi de
önemli bir motivasyon kaynağına dönüşebiliyor.
Bloglar dışında, twitter üzerinden
yürütülen, bölüme özel hashtaglerin kullanıldığı dersler, Google
Hangouts ile online gerçekleştirlen dersler hatta üniversitenin
öğrencilere sağladığı tablet ve özel uygulamalar sayesinde herkesin
istediği yerde dahil olabildiği vize ve final sınavları öğrenciler için
büyük bir merak duygusu oluşturuyor.
Son olarak sosyal medya ve dijital
iletişim araçlarının öğrencilerin tercihlerini iki farklı açıdan etkisi
olduğunu söyleyebiliriz. İlk olarak üniversitelerin pazarlama
faaliyetlerinde doğru kullanım ile tüm üniversiteye olan ilgiyi
arttırmak, ikincisi ise Yeni Medya ve türevi bölümler için farklılık
yaratarak öğrencileri kendi bölümlerini tercih etmeye ikna etmek olarak
tanımlayabiliriz.
Sosya medya deneyimleri arttıkça şüphesiz bu iki
yaklaşımın da önemi gitgide artamaya devam edecektir.