Profesyonel blog yazarlarının 10 sırrı



             İyi bir yazıyı gördüğümüzde hemen fark eder ve okumaya devam ederiz, kötülerdense mümkün olduğunca kaçarız. 

Bu durumun önüne geçmek içinse iyi yazı yazma konusunda profesyonel yazarların 10 sırrına göz atabilirsiniz:

1) Klişelerden kaçının :  Bu aslında bilinen bir şey, klişeler insanların hayal ettiğinden de kötüdür. Klişe bir fikir ya da ifade biçiminin aşırı derecede kullanılmasıyla etkisini yitirmesidir, geldiği noktada anlamını kaybetmesi, sıkıcı hale gelmesidir.

Yakın zamanda bloglarda gördüğüm bazı klişeler :

○ Bugünlerde ve yaşadığımız çağda
○ Kesinlikle sıkıcı değil
○ Yeşil ışık yaktı
○ Büyük boyutlara yükseldi
○ Fırtına öncesi sessizlik

Klişelerle ilgili sorun ya da çekici taraf söylemek istediklerimizi tam olarak yansıtıyormuş gibi görünmeleridir bu yüzden de bu bayağı ifadelerin çekiciliğine kapılırız. Ancak her seferinde yazınızın etkisini azaltır, okuyucunun zihnini kapatır ve amatör bir yazar olarak görünmenize yol açar. Öyleyse aşırı kullanılagelen sözlerden kaçının. 

(Evet biliyorum veba gibiler)

2) Konuştuğunuz gibi yazın : Konuşma dilini kullanın. Ayrıca eksiksiz cümleler kullanmak zorunda da değilsiniz.Bunu şöyle düşünün; eğer bir şeyi sıradan konuşma dilinde ifade edemiyorsanız onu yazmadan önce iki defa düşünün. 

Bir blog; takipçilerinizi bilgilendirip, eğlendirecek, arkadaşça bir sohbet ortamıdır. Bir ders ortamı, akadamik tez ortamı ya da konuşma kürsüsünden nutuk attığınız bir yer değildir.

3) Okuyucularınızla arkadaş gibi konuşun : Gerçek hayatta “sen” ve “ben” gibi ifadeleri sıkça kullanıyoruz öyleyse bunları bloğunuzda da kullanın, sanki arkadaşlarınızla yemekte konuşuyormuşsunuz gibi. 

Bu konu uzun süre akademik yazılar yazmış olanlara zor gelebilir (aslında iyi yazı yazma derslerinin çoğu bu gruba zor gelir), ama iyi yazarlar günümüzde ‘ben’, ‘sen’ gibi ifadeleri kullanmayı severler çünkü bu sayede doğrudan okuyucuyla konuşurlar.

4) Anekdotlar kullanın :  Bu küçük hikayeler bir bloğun baharatıdır. Tabi bir noktaya kadar, fazla olduğunda kimse onları okumak istemez. İnsanlar kendileri hakkındaki hikayelere bayılırlar. Anektodlar, vermek istediğiniz bilgiyi insancıllaştırır ve okuyucunun dikkatini çeker.

5) Paralellik : Biraz teknik gelebilir ama anlamı; kullandığınız cümlelerde aynı dilbilgisi yapısını koruyarak dengeyi sağlamaktır. Bir sonraki noktaya geçmeden önce paralelliği sağlamak yazma tarzınızı geliştirir ve okunabilirliği artırır.

Bir blogda bulduğum tipik bir örnek:

James, futbol ve hokey oynamaktan hoşlanır. Tenis oynamayı da sever.” 

Bunu şöyle söylemek daha iyi:

James futbol, ​​hokey ve tenis oynamaktan zevk alır.”

6) Sıfatları idareli kullanın : Öğrencilerime iyi bir yazıyı nasıl tanımladıklarını sorduğumda genellikle kafaları karışmış bir biçimde bakarlar (ama tekrar söylüyorum çoğu zaman böyle bakmaya meyillidirler). Sonuçta belli belirsiz bir el kalkar ve cesur öğrenci iyi yazı “tanımlayıcıdır” der. Tanımlayıcının anlamı bir sürü sıfat ve açıklayıcı kelime kullanmaktır.

Birçok insan buna inanıyor. İşin ilginç yanı bu en kötü yazı biçimine yol açar ki bu da müthiş motiflerle bezeli bir düz yazıdır.

Mark Twain bu konuda en iyisini söylemiş: “Bir sıfat gördüğünüzde onu öldürün”

Aslında 20 Mart 1880 tarihli DW Bowsera yazdığı mektupta Mark Twain tam olarak şöyle diyor: Sade, basit bir dil, kısa kelimeler ve net cümleler kullandığını fark ettim. …. 

Bir sıfat yakaladığında onu öldür. Hayır demek istediğim tamamını değil ancak büyük bir çoğunluğunu öldür böylece geride kalanlar değerlenir. Birbilerine yakın olduklarında etkilerini kaybederler. 

Geniş bir alana yayıldıklarında etkileri güçlüdür. Sıfat alışkanlığı ya da kelime yoğun alışkanlık kişiye bağlıdır, bunlardan kurtulmaya çalışmaksa zordur.

7) Dahası : Okuyucularınızın kafasını mengeneye sokmalarına yol açacak diğer bir konuşma biçimi heybetli zarflar kullanmaktır. Beğenilen roman yazarı Stephen King, ‘Yazarken’ adlı kitabında cehenneme giden yolun zarflarla kaplanmış olduğunu söyler.

Zarflar cümlelerinizi kalabalıklaştırır ve iyi yazı açısından değersizdir.

Basitçe söylemek gerekirse, zarflar zayıf fiiller destekler. Fiillerin cümlenizin V8 motoru olduğu düşünülürse zayıf ve etkisiz olanları zarfla desteklemeye ihtiyacınız olacak ki, bu iyi görünmeyecek.

Her yazılı metindeki ünlü örnek :

“Adam bitkin bir halde güç bela tepeye yürüdü”

Bunu söylemenin daha iyi yolu :

“Adam tepeye güçlükle yürüdü”

Yani, örneğin “şüpheli biçimde taşındı” ifadesi yerine “gizlice taşındı” yazmak daha doğru. “Alay edilmiş” yerine “acımasızca sataşılmış” ya da “fırladı”, “depar attı” yerine “hızlıca koştu” gibi ifadeleri kullanmayı düşünün.

Spesifik fiil ve isimleri kullanın ve sıfat ve zarflarıysa tutumlu bir şekilde kullanın. Biraz teknik gelebilir ama bir parça uygulamayla cümlelerinizin gücünü artırabilir ve yazınızın zevkle okunmasını sağlayabilirsiniz.

8) Ünlem işaretileri! : Bunu söylememe gerek var mı bilmiyorum ama ünlem işaretleri yazınıza coşku katar. Bu günlerde çoğunlukla ironik anlamda kullanılıyor, bu yüzden coşkulu gençlerden değilseniz dikkatli kullanın.

9) Kısa tutun : Cümlenizin anlamını bozmayacak şekilde ekstra ifade ve kelimeleri kaldırarak yazınızı daha öz ve güçlü hale getirin. Cümlenize bakın; daha kısa ve öz hale getirmek için bazı kelimeleri atabilir misiniz? Her zaman azı daha iyidir.

10) Laf kalabalığı mı yoksa sebep sonuç mu? : İnsanların sizi ciddiye almasını istiyorsanız kanıta dayanan bakış açısını benimsemelisiniz. Neden yazdığınız gibi düşünüyorsunuz? 

Görüşlerinizi vakalar, araştırmalar ya da istatistiklerle desteklemeye çalışın. Aksi takdirde sadece laf kalabalığı yapan bir konuma düşebilirsiniz.

Kaynak: Ragan.com